8 Eylül 2009 Salı

.

Bardaktan bosanırcasına yağan yağmurları özledim. Tek umudumla bekledim, belki onlar sevgimizi geri getirir diye.

7 Eylül 2009 Pazartesi

Misssbon.

Dershane zamanlarında her ders 3 paket missbon alırdım. Cazibesine dayanamadığım tek varlıktı. Hatta derste hocalarla birlikte yerdik. Geçen gün dershanede sıra ve aynı zamanda okul arkadasım olan büşracığım ile bulustuk yine. Eski günleri hatırlayıp gülüyorduk ki aklını yerim unutmamıs gidip bana missbon almıs. Hiç bu kadar mutlu olmamıstım. En güzel hediyeydi benim için. Paylasmak istedim. Missbon(L)

.

Neden bir türlü geçmek bilmiyor saniyeler? Bana eziyet ederek eğlenmeye mi çalısıyorlar, yoksa daha çok üzülmem için mi çaba sarf ediyorlar? Beynimi kemiren binlerce kelime, daha çok göz yaşı ve kayboluş. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

5 Eylül 2009 Cumartesi

böyle duygu yüklü yazılara başlık bulmayı hiç becerememişimdir.

Hızla geçen enterasan ve acı veren bi zaman dilimi. Değişen onlarca hayat, insanlar. Bu yıl hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Evet. Olamadı. Belki de buna biz sebep olduk. İstemsizce değişti fikirlerimiz. Kayıp gitti ellerimizden mutluluklar. En çok can yakan yönüyse göz yumduk herşeye. Belkide sadece bu durumdan hoşnut olmayarakta olsa göz yuman bendim sadece. Gizli öznelerin altında yatan fikirlerle açığa çıkarmaya çalıştım herşeyi. Daha fazlasını yapamaya cesaret edemedim. Korktum. Sadece kaybetmekten korktum. Böyle düşündükçe daha çok hayal kırıklığına vardı olayların sonuçları. Kim bilebilirdi ki dostluk kavramından yoksun insanların çukurunda olduğumu. Ben farkında olmadıktan sonra da diğerlerinin bilmesi pek önemli olmazdı ayrıca. En yukardayken vazgeçtim herşeyden. Dibe inmeyi seçtim. Battıkça kayboldum kendimde. Ben beni tanıyamaz oldum. Değişen hayatıma dur bile diyemedim. Gücüm yoktu. Kendi üzerimde yetkilerimi bile kaybetmiştim. Yüzünü belki bir belki de iki kez gördüğüm insanlar karar veriyodu hayatımdaki düzene. Benim yaptığım -yapabildiğim- tek şey ise gülüp geçmekti. Ne yapabilirdim ki daha fazla? Elimden ne gelirdi karanlığım tam ortasında? Belki de böyle düşünerek hata yaptım. Kendim dışında herkesi düşünüp kendimi hiçe sayan hareketlerde bulundum. Gözümü açtığımda yanımda olan asıl kişileri farkedemedim bile. Beni kendime getirebilecek tek kişiden bile kurtulmaya çalıştım anlamsızca. Elini tutmayı, gözlerine bakmayı bile özlerken saçma sapan tavırlarda bulundum. Sadece onun için yaptım ve asla pişman olmıyıcam. Çünkü beni ne kadar sevdiğini biliyorum artık. Ve herseyden çok seviyorum. Ben kurtuldum. Acaba sıra kimde?

4 Eylül 2009 Cuma

.

Tüm malvarlığımı ortaya koyarım ki dünyadaki en güzel sarkı I will follow you into the dark'tır.

İnsaniyetsizlikle yanıp tutuşan bir grup arkadaşa sesleniyorum!

Nedir bu günümüz gençliğinin hali? Bana öyle geliyor ki eskilerin söylediği kadar acınacak hatta yolda görünce yüze tükürebilinecek hale geldi aramızdan bazıları. Bir zamanlar metal akımına kapılık giden gençleri kınarken, "bari metalci olun da böyle gezinmeyin" diyebilecek hale geldik şimdileri. Çok büyükmüş, görmüş-geçirmiş biri gibi konuşuyorum farkındayım. Ama farkındalığımı sadece bununla sürdürmüyor insanların değişimlerini gözlemleyerek yaşımdan olgun davranabildiğim kanaatine de varabiliyorum. Daha önümde uzun bir yol var. Yaşayacaklarım var. Ama irademi ortaya koyarak herseyin yeri ve zamanını kendimce ayarlayabiliyorum. Ben de hissettiklerini hissediyorum , hobilerini gerçekleştiriyorum, hatta mevzu bahis olan kişiyle aynı müzik tarzını -punk- yaşatıyorum. Giyim tarzımda kısmen ona uygun. Ama gidipte "ortamın içine girdim lan dur götümü kaldırayımda kendimi kanıtlıyayım" havalarında değilim. Ukalayım, havalıyım, laf sokarım hatta en yakın arkadaslarıma yaparım bunları. Diyorum ya en yakınlarıma dalga olsun diye. Ne lan bu dünkü bebe ona buna laf atıyo? Sanki Punk oldun diye bi tarafından asıyolar tavana zorla. Oranı buranı açıp mal mal kıyafetler giyip üstünede saçını boyatıp salakça tavırlar içerisine girmeden punk dinlenemiyo mu? kapasiteniz bu kadar mı sizin? Acıyorum sadece. Bakıp gülüyorum. Az kaldı. Çok az. Hepinizin bi tarafını sevicem müzik kapasitemle. Söz meclisten dışarı tabii sadece birkaç kişiyedir bu sözlerim. Diğer herkesi severim. Ve iyi günler dilerim.